together we stand, divided we fall...

20 Şubat 2010 Cumartesi

Tanışma.

Hepinize merhabalar arkadaşlar. Bundan itibaren sizlere bu sayfa aracılığıyla herhangi bir konu hakkındaki beğenilerimi, iyi veya kötü, fakat yapıcı eleştirilerimi, duygularımı, düşüncelerimi aktarmaya çalışacağım. Kısacası geniş bir yelpazede yazacağım, tabii ki sizlerin de katkılarıyla, her türlü eleştirisi ve önerisiyle. Sayfam için neden "Dark Side of the Moon" ismini seçtiğimden bahsetmem gerekiyor sanıyorum ki. Takma ismim de aynı kaynaktan geliyor, yani bütün oklar Pink Floyd'u gösteriyor. Dark Side of the Moon, Pink Floyd'un 1973 tarihli efsanevi albümünün adı. İlk olarak babamın önerisiyle tanışmıştım Pink Floyd ile, ve ilk dinlediğim albümleri söz konusu olan Dark Side of the Moon'du. Bu eseri aldıktan sonra gelip evde CD çalarıma koyup dinlemeye başladığım zaman, hayatımda çok şeyin değişeceğini farketmiştim açıkçası. Sanki gerçekten Ay'a doğru yolculuğa çıkmıştım, Waters'ın, Gilmour'un, Wright'ın ve Mason'ın önderliğinde. Daha önceleri gruptan ayrılmış olan Syd Barrett'i de katmak lazım bu dörtlüye. Ayrılsa da etkisi hiçbir zaman bitmedi Pink Floyd'un müziğinde. Yıllar sonra dahi benzersiz kalabilmenin eş anlamlısıdır Pink Floyd ve dolayısıyla da bu albüm. İşte bu noktada ben de aynı Pink Floyd'un yaptığı gibi, kendime özgü şeyler yazmak, bunları sizlerle paylaşmak istiyorum. Müzik, spor, edebiyat, siyaset ve bilimum konuda görüşmek üzere. Saygılarımla ve sevgilerimle...

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder