together we stand, divided we fall...

15 Kasım 2010 Pazartesi

Boardwalk Empire


Yazıma başlarken şunu belirtmek istiyorum, sinema, televizyon dizileri gibi konularda ahkam kesecek bilgi birikimim yok, sizlere aktaracaklarım sadece birer öneri niteliği taşıyacaktır. Boardwalk Empire hakkında yazı hazırlama arzum da aniden doğdu, beğendiğim bir yapımı sizlerle paylaşmak geldi içimden. Hiçbir şekilde "spoiler" vermeyeceğim, gönül rahatlığıyla okuyabilirsiniz.

Martin Scorsese gibi çok önemli ve benim gibi sinemayla çok az haşır neşir olanların bile duyduğu bir yönetmenin de yapımcılarından biri olduğu ve pilot bölümünü yönettiği Boardwalk Empire, 1920'lerin Amerika Birleşik Devletleri'nde geçiyor. İçki satışının yasaklandığı bir dönemi ve içki mafyasını anlatan dizinin başrolünde ise Steve Buscemi var. Oyunculuklar, kamera çekimleri, dönem müzikleri, atmosfer benim çok hoşuma gitti, gerçekten o dönemin içinde hissediyorsunuz kendinizi. Vurdulu kırdılı, aksiyonun sürekli ön planda olduğu bir dizi değil Boardwalk Empire, ağır işleyen bir konuya sahip, öte yandan bu benim için olumsuz bir parametre değil. Çok gerçekçi, sanatsal yönü kuvvetli gibi geldi dizi bana. Jeneriğinden tutun çekim kalitesine, kostümlere kadar ne kadar büyük bir prodüksiyonun ürünü olduğu açık bir şekilde kendini belli etmekte. Yapımın hangi konuları işlediğine değinmek istemiyorum, "spoiler" -yerine Türkçe bir sözcük bulamıyorum, affedin- vermek, alacağınız zevki kısıtlamak anlamına gelecektir. Fazla uzatmadan şunu söyleyerek bitireceğim, çok büyük ihtimalle kült olacak, bütün ödüllere ambargo koyacak bir dizi ile karşı karşıyayız, belki beğenmeyeceksiniz ama mutlaka bir şans verin Boardwalk Empire'ye.